Karanlık ülke: BAE

Faruk Önalan / Yazar
8.09.2019

Suudi Arabistan Krallığı ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında uzun yıllardır süregelen işbirliğinde meydana gelen çatlaklar gün geçtikçe daha da derinleşmekte. Son çatlak, BAE destekli yaklaşık 100 bin kişilik Hizam el Emni örgütünün siyasi oluşumu Güney Geçiş Konseyi’nin  (GGK) Aden ve güney kentlerini kontrol altına alması. Şu an iki ülkeyi bir arada tutan olgu, “ortak güvenlik kaygıları.”


Karanlık ülke: BAE

Faruk Önalan / Yazar

Afrika boynuzunda liman kapma yarışı, Yemen sorunu, Birleşik Arap Emirlikleri’nin; Sokotra Adası’nı işgal etmesi, Fuceyra’daki petrol tankerlerine yönelik saldırı sonrası Suudi Arabistan’ın aksine İran’ı kınamaması ve yedi sahil güvenlik yetkilisini Tahran’a göndererek deniz güvenliği anlaşması imzalaması, Suriye Beşşar Esed rejimi ile diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi gibi nedenlerle Suudi Arabistan Krallığı ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında uzun yıllardır süregelen işbirliğinde meydana gelen çatlaklar gün geçtikçe daha da derinleşmekte. Şu an iki ülkeyi bir arada tutan olgu, “ortak güvenlik kaygıları.” 

BAE ve Suudi Arabistan arasındaki son çatlak, BAE destekli yaklaşık 100 bin kişilik –ki bunların arasında yabancı paralı savaşçılar da var- Hizam el Emni örgütünün siyasi oluşumu Güney Geçiş Konseyi’nin  (GGK) Aden ve güney kentlerini kontrol altına alması. Bu hamle sonrası Suudi Arabistan Kralı Selman, “Güney Geçiş Konseyi’nin, devletin askeri, güvenlik ve sivil kurumlarını hedef alan, devlet kurumlarını tahrip eden her türlü uygulamasını reddettiğini, kabul edilemez” olarak nitelediğini belirtti. Suudi sosyal medya hesaplarından da ilk defa BAE karşıtı paylaşımlar arttı. Körfez ülkelerinde de sosyal medyada “BAE’yi Arap Birliği’nden kovun” , “BAE mallarını boykot”, “Emirates Hava Yolları’nı boykot” hastaglarıyla on binlerce paylaşım yapıldı. 

Hedef Yemen’i bölme 

Diğer taraftan “Güney Geçiş Konseyinin, Yemen’i bölme amacı taşıyan Arap Emirlikleri’nin plan ve destekleriyle darbe yaptığını” belirten Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi,” BAE uçakları, geçici başkent Aden’in farklı bölgelerindeki yerleşim yerlerinde bulunan sivil vatandaşlar ile ordu mensuplarını hedef alan saldırılar yaptı. Saldırılarda onlarca kişi öldü ve yaralandı. Ordu birlikleri, Aden ve savunmasız sakinlerini Güney Geçiş Konseyi olarak anılan militanların BAE uçaklarının sağladığı destekle yaptığı yıkımdan uzak tutmak için çekildi. Militanların bölgede yaptıkları baskın ve tutuklamalar, Ebyen kentindeki bazı hastanelerde tedavi gören yaralıları infaz etme aşamasına kadar ileri gitti. Güney Geçiş Konseyi, BAE’nin askeri cephaneliklerini kullanarak Yemen’in savunmasız insanına karşı en berbat suçları işlemeye devam ediyor. Tüm bunlar, ülkemizi bölme yönündeki hedefleri doğrultusunda yapılıyor” sözleriyle BAE’ye sert tepki gösterdi. 

Birleşik Arap Emirlikleri, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın Yemen uzantısı olan Islah Partisi’nin Yemen hükümeti ile yakın olduğu savıyla Güney Yemen’de gençlerden oluşan (tabii bunları eğiten paralı askerleri de unutmamak gerek) Hizam el Emni birliklerini kurdu. Burada ilginç olan nokta ise, 2018 kasım ayında Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed (MbZ), İhvan’a yakın olmakla suçladığı, hatta üyelerine suikast düzenleyip öldürdüğü, Islah Partisi’nin Genel Başkanı Muhammed Abdullah el Yedumi ve Genel Sekreteri Abdulvahhab Ahmed el Anesi ile Abu Dabi’de görüştü. Körfezde büyük bir yankı uyandıran bu görüşme ile alakalı Birleşik Arap Emirlikleri Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, “ Islah Partisi, yakın bir geçmişte İhvan’la olan bağını kopardığını duyurdu. Şimdi, niyetleri sınamak ve Yemen ile içinde bulunduğu çevrenin menfaatini öncelemek için önümüzde fırsat var. Esnek bir şekilde çalışıyoruz, hedefimiz bölgenin güvenlik ve istikrarı” açıklamasında bulundu. 

Dahlan’ın rolü 

Yukarıda bahsettiğim “BAE’nin Yemen’de (ve daha birçok ülkede) düzenlediği suikastler” konusunu biraz açacak olursak... Muhammed Bin Zayed, Black Water’ın kurucusu Eric Prince dahil birçok ismi Abu Dabi’ye getirdi.  Kolombiyalı, Amerikalı, İsrailli paralı askerleri Fransız lejyonlarını çalıştırdı. Bu noktada ortaya 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünde de adı geçen, Körfez’in karanlık adamı, 2011 yılında Batı Şeria’dan kaçarak BAE’ye giden ve burada veliaht prens Muhammed Bin Zayed’in en yakın danışmanı olan Muhammed Dahlan çıkıyor. Suikastler, saldırılar ya da BAE’li komandolara eğitim vermesi için getirilen paralı askerlerle iletişimi Dahlan sağlıyor, Sırbistan, Karadağ dahil Balkan ülkeleriyle ilgili yatırımlarda o rol oynuyordu. 

Dahlan, Yemen’de düzenlenecek suikastler için ABD merkezli paralı asker şirketi Mızrak Operasyon Grubu (Spear Operations Group) kurucusu bir Macar Yahudisi olan Abraham Golan  ve yardımcısı Yahudi asıllı eski bir Amerikan Deniz Komandosu Isaac Gilmore’u Abu Dabi’ye davet ederek görüştü. Görev tanımı, önceden belirlenmiş isimlere suikast yanında BAE’li komandolara eğitim vermekti. Aylık 1.5 milyon dolar ve her başarılı operasyon sonrası ekstra prim ve de BAE ordu kimliği verilmesi karşılığı anlaşma sağladılar. Golan ise, ekibindeki paralı askerlere aylık 25 bin dolar verecekti.  Suikast timi İskoçya aktarmalı bir askeri uçakla çöldeki bir üsse oradan da Eritre Assab’a indiler. (Assab’ta BAE’nin limanı var) Burada kendilerine, belirlenen hedeflerin fotoğraf, isim, adres, telefon, araç bilgilerinin olduğu 23 kart verildi. Listenin başında ise Islah hareketi Aden liderlerinden Insaf al-Mayoo vardı (suikastten kıl payı kurtulmuştu). Listedeki isimlerin çoğu tek tek öldürüldü.  Yemen merkezli bir haber sitesinde, son 2015-2018 yılları arası Aden’de, aralarında siyasilerin, cami imamlarının ve güvenlik görevlilerin bulunduğu 103 ismin suikaste kurban gittiği belirtildi. 

Üç karanlık isim 

Uluslararası Kriz Grubu, geçen hafta yayınladığı raporda, “Eğer tedbir alınmazsa Güney Yemen’de iç savaş körükleyebilir bu da genel çatışmayı uzatabilir sonuç olarak Yemen’deki insani kriz daha da kötüleşebilir.  Ayrıca Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasını açabilir.” Muhammed Bin Zayed’in karanlık işlerini yürüten üç isim daha var. 

Birinci isim, Mueller soruşturmasında geçtiğimiz yıl FBI’ya ifade veren, bu yıl içinde de çocuk pornografisi suçlamasıyla tutuklanan pedofil George Nader. 

İkinci isim, Trump’ın Ortadoğu politikası ile ilgili bilgi toplayıp, BAE istihbaratına aktarmaktan FBI tarafından hakkında casusluk soruşturması açılan Raşid Malik. Üçüncü isim, Mueller soruşturmasında pedofil sapık Nader ile birlikte adı geçen, sosyal medyada Muhammed Bin Zayed/BAE lehine manipülatif içerikler üreten İsrailli Joel Zamel. 

Türkiye engeli 

Bu isimlerin yanında, Muhammed Bin Zayed’in hatta Suudi veliaht prens Muhammed Bin Selman’ın, Amerika’daki görüşmelerini, bağlantılarını ayarlayan, Katar resmi haber ajansı QNA’nın hacklenmesi olayında adı geçen, gece hayatına dair ilginç fotoğrafları ortaya çıkan Birleşik Arap Emirlikleri Washington Büyükelçisi Yusuf el-Uteybe. 

Birleşik Arap Emirlikleri’nin bitmek tükenmek bilmeyen hırslarının olduğu ülkelerden biri de hiç şüphesiz Libya. Burada müttefikleri Suudi Arabistan, Mısır ve Fransa ile birlikte darbeci Halife Hafter güçlerine her türlü desteği vermeye devam ediyorlar. Tabii buradaki emellerine güçlü bir Türkiye’nin engel olması daha da öfkelendiriyor. 

Birleşmiş Milletler ve Türkiye tarafından da tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti, Giryan kentini geri aldığında BAE’nin Amerika’dan aldığı Javelin füzeleri ele geçirildi. Darbeci Hafter güçlerinin kullandığı, BAE’nin ihraç ettiği Çin malı Wing Loong II tip İHA Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı birlikler tarafından Sirte yakınlarında düşürüldü. Üstelik bu İHA’nın Aselsan yapımı İHTAR Anti-Drone Sistemi ile etkisiz hale getirildiği iddia edilmişti. Muhammed Bin Zayed’in hedefindeki bir diğer ülke de hiç şüphesiz Somali. Katar’a yönelik ablukaya destek vermeyen Somali Cumhurbaşkanı Farmajo hem Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman hem de Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’in tepkisini çekti zira Katar karşıtlığı karşılığında teklif ettikleri milyonlarca dolar Farmajo tarafından reddedilmişti.   

Suudi Arabistan ile liman kapma yarışına giren Veliaht prens Muhammed Bin Zayed, gözünü Berbera limanına kestirdi. BAE ulusal şirketi DP World, Somali’yi devre dışı bırakıp Berbera limanının yüzde 19 hissesini aldığını duyurdu. Somali hükümeti derhal müdahale ederek anlaşmanın geçersiz olduğunu bildirdi. Bu hamle karşısında BAE ilk iş olarak Mogadişu’daki Şeyh Zayed hastanesini kapatma kararı aldı. Birleşik Arap Emirlikleri, yukarıda saydığım hamlelerin dışında, Türkiye’deki 15 Temmuz hain darbe girişimine Muhammed Dahlan aracılığıyla maddi destek sağladı, Tunus’ta darbe yapmaya kalktı, Cezayir’de sokak olayları sonrası kendilerine bağlı bir yönetim getirmeye çalıştı, Sudan’da gerçekleşen darbeye açık destek verdi... Bu noktada Cezayir ve Sudan özelinde bir hususu belirtmekte fayda var. BAE, bu ülkelerdeki yönetimlerin değişmesini isterken sokak olaylarının ise fazla büyümesini istemiyordu zira olayların yeni bir “Arap Baharı”nın fitilini ateşlemesinden ve bu ateşin kendilerine ulaşmasından büyük endişe duyuyordu. Bugün Arap sokağında BAE bayrakları, MbZ resimleri yakılıyor, boykot çağrıları yapılıyor. BAE’ye duyulan kin zirve noktasında. 

Yemen Raporu 

Birleşmiş Milletler, son açıkladığı Yemen raporunda, Suudi Arabistan, BAE, hükümet ve İran destekli Husilerin uluslararası insan hakları hukukunu ihlal ettiğini ve muhtemelen savaş suçları işlediğini belirtti. Raporda ayrıca, Yemen iç savaşında tüm taraflarının tecavüz, cinsel saldırı ve şiddete başvurduğu, BAE’nin desteklediği Hizam el-Emni milislerinin de bu tür suçların içinde yer aldığı bilgisine yer verildi. Sonuç olarak; Mısır’da kanlı darbeye en büyük desteği verip, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin mahkeme salonunda şehid olmasında parmağı olan, Yemen’in adalarını, limanlarını işgal eden, hem Yemen hem de Libya’da ağır savaş suçları işleyen, Somali’yi, Cibuti’yi yaptığı müdahalelerle istikrarsızlaştırmaya çalışan, Tunus’ta darbe teşebbüsünde bulunan, Türkiye’de ihanet kalkışmasında bulunan FETÖ’cü hainleri destekleyen, Türk lirasının değer kaybı için uluslararası piyasalarda manipülasyonlar gerçekleştiren, Kudüs’ü Siyonistlere satmaya çalışan, Filistinlileri Sina Yarımadası’na göndermeyi planlayan, Birleşik Arap Emirlikleri yönetimi işlediği suçların bedelini er ya da geç ödeyecektir! 

[email protected]